Tıbbi Atık Sterilizasyon Yöntemleri ve Çevresel Etkileri
Tıbbi Atık Sterilizasyon Yöntemleri ve Çevresel Etkileri
Tıbbi atıklar; sağlık kurumları, laboratuvarlar, hastaneler, klinikler, doğumevleri, sağlık merkezleri, tıp merkezleri, dispanserler, sağlık ocakları, ayakta tedavi merkezleri, morglar, otopsi merkezleri, hayvan hastaneleri, kan üniteleri, diyaliz merkezleri, tıbbi araştırma merkezleri vb. tarafından üretilen, halk sağlığı ve çevre için potansiyel tehlike arz eden maddeleri içerir. Bu atıkların doğru şekilde sterilize edilmesi hem halk sağlığını korumak hem de çevresel zararları minimize etmek için kritik bir öneme sahiptir.
Başlıca Tıbbi Atık Sterilizasyon Yöntemleri; Otoklavlama (Basınçlı buhar kullanarak tıbbi atıkların mikroorganizmalarından arındırıldığı bir yöntem), Yakma (Tıbbi atıkların yüksek sıcaklıklarda yakılarak steril hale getirildiği bir yöntem), Kimyasal Dezenfeksiyon (Atıkların, mikroorganizmaları etkisiz hale getiren kimyasal maddelerle işlenmesi yöntemi), Mikrodalga Sterilizasyonu (Mikrodalga enerjisi kullanarak mikroorganizmaların yok edilmesi yöntemi), Sürtünme Enerjisi Metodu (Mekanik sürtünme yoluyla mikroorganizmaların fiziksel olarak parçalanmasını, sterilizasyon için sürtünmeden kaynaklı ısıyı kullanan yöntem) şeklindedir.
Sterilizasyon Yöntemlerinin Çevresel Etkileri
Tıbbi atıkların sterilizasyon yöntemleri, çevre üzerinde farklı etkiler yaratır. Özellikle karbon emisyonu, su kirliliği, atık oluşumu ve enerji tüketimi gibi faktörler bu yöntemlerin çevre dostu olup olmadığını belirler.
Otoklavlama, basınçlı buhar kullanarak mikroorganizmaları yok eden bir yöntemdir. Belli sıcaklıktaki doymuş buhar daha soğuk bir malzeme ile karşılaştığında hemen malzeme üstüne yoğunlaşır. Yoğunlaşma sırasında ergime sıcaklığını malzemeye verir ve malzeme hızla buharın sıcaklığına ulaşır. Bu sırada malzeme üstünde oluşan ince su tabakası da mikroorganizmalar üzerine öldürücü etkide bulunur.
Yakma yöntemine kıyasla, otoklavlama zararlı gaz salınımı yapmaz ve toksik kalıntılar (furan vb.) oluşturmaz. Otoklavlama yönteminde sterilizasyon işleminde sadece su buharı kullanıldığı için; kimyasal dezenfeksiyon yönteminin aksine çevreye daha az kimyasal etki bırakır. Mikrodalga sterilizasyonu ve sürtünme enerjisi gibi alternatif yöntemler, düşük karbon salınımı ve enerji tüketimi avantajlarına sahip olsalar da sterilizasyon etkinlikleri sınırlı olabilmektedir. Özellikle mikrodalga sterilizasyonu, maksimum 100°C’ye ulaştığı için bazı patojenleri yok edemeyebilir. Sürtünme Enerjisi Metodu’nda ise çok ince bıçaklar kullanılmakta ve bu bıçaklar kullanım esnasında birçok kez kırılmaktadır. Bu ise süreçlerin aksamasına, tıbbi atıkların sterilize olmadan bıçaklar onarılana kadar beklemesi anlamına gelmektedir.
Bunun yanı sıra, otoklav bazlı buharlı sterilizasyon teknolojisi sayesinde, yüksek kapasitelere sahip tıbbi atık sterilizasyon merkezleri kurmak da mümkündür. Kırıcı ve otoklav sisteminin entegre olduğu yüksek kapasiteli önde kırıcı sistemlerde, 350-400 kg/saat kapasitelere ulaşılırken, kırıcı ve otoklavlamanın ayrı olduğu sonda kırıcı sistemlerde 2.000 kg/saat kapasitelere ulaşmak mümkündür. Bu sebeple otoklav bazlı sterilizasyon sistemleri ile atıkların toplanıp belli merkezde sterilize edildiği “merkezi sistem” tesislerin kurulması ve tıbbi atıkların güvenli ve verimli bir şekilde sterilizasyon ile bertaraf edilmesi mümkündür. Merkezi sterilizasyon tesisleri sayesinde, çok daha küçük kapasiteli cihazların hastanelere kurulması, cihazların hastane personeli ile kullanımının sağlanması, bakım ve onarımının yine hastaneler tarafından yerine getirilmesi gibi zorlukların da önüne geçilebilir.
Sonuç olarak, tıbbi atıkların sterilizasyonunda çevresel etkileri minimize etmek ve halk sağlığını korumak için en uygun yöntem otoklavlamadır. Bu yöntem hem etkinliği hem de çevre dostu özellikleriyle öne çıkmakta, sürdürülebilir bir çözüm sunmaktadır. Doğru uygulandığında, otoklavlama tıbbi atık yönetiminde güvenli ve etkili bir sterilizasyon yöntemi olarak lider konumdadır.