Merkezi Tıbbi Atık Sterilizasyon Tesislerinin Avantajları
Tıbbi atık sağlık kuruluşlarında sürekli ve devamlı ortaya çıkan özel nitelikte atık türüdür. Kamu sağlığı açısından önem arz eden bir konu olup, doğru ve mevzuata uygun şekilde sterilizasyonu büyük önem taşımaktadır. Tıbbi atığın ilk ortaya çıktığı andan itibaren sterilizasyonuna kadar uzanan sürecin yasal, yönetsel, ekolojik, mali ve teknik boyutlarıyla bir bütün olarak ele alınarak regülasyonlarda belirlenmiş çerçevede aksiyon alınması, sürdürülebilir bir atık yönetim sisteminin önemli bileşenlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Her ülkenin kendi tıbbi atık regülasyonu olup, burada atık hastanede üretildiği andan itibaren ne şekilde muhafaza edileceğinden, eğer hastanede sterilize edilebiliyorsa bunun ne şekilde olması gerektiğine kadar veya merkezi tesiste sterilize edilecekse atığı taşıyacak kamyonetin sahip olması gereken özelliklere kadar tüm noktalar detaylı bir şekilde açıklanmaktadır. Bu bağlamda her ülkenin regülasyonuna göre tıbbi atık sterilizasyon bertaraf modeli farklılık göstermektedir. Bunlar atığın ortaya çıktığı sağlık kuruluşunda sterilizasyon ya da bölgedeki tüm tıbbi atığın toplanarak merkezi bir tesiste bertaraf edilmesi yöntemidir.
Merkezi tesiste tıbbi atık bertaraf yönteminin avantajlarına baktığımızda ise;
- Küçük çaplı sağlık kuruluşlarının atıklarını merkezi tesise göndermelerinin daha uygun bir seçenek olması,
- İnsan kaynağı açısından işletme ve bakımı ile çevresel normlara uyumunun daha kolay olması,
- Kapasite arttırımının daha ucuza gerçekleştirilebilecek olması ve Ölçek ekonomisi etkisi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sağlık ocağı ve 50 yatak kapasitesinin altındaki hastanelerde çıkan tıbbi atığın merkezi tesise gönderilerek bertaraf edilmesi ekonomik açıdan daha uygundur. Zira çıkan atığın miktarı yapılması düşünülen yatırımın geri dönüş süresini doğrudan etkilemektedir. Bu sebeple günlük 50 kg altında atık çıkan sağlık kuruluşlarının atığı kendi bünyelerinde bertaraf etmeleri, görevlendirilecek personel ve ilgili işletme giderlerine karşılık çıkan atığın yatırımı istenen sürede geri döndüremeyecek seviyede olmasından ötürü mantıklı bir yatırım olmayacaktır. Dolayısıyla, bu tarz sağlık kuruluşlarının atıklarını merkezi tesise göndermeleri finansal açıdan daha avantajlıdır.
Ayrıca insan kaynağı olarak bakıldığında, sağlık kuruluşlarında atığın bertaraf edildiği durumlarda bu iş ile görevlendirilen personelin çoğunlukla farklı alanlardan buraya kaydırıldığını görmekteyiz. Bu da makinenin hem istenen verimde kullanılmasını hem de basit bakım önlemlerinin alınmasını önlemektedir. Ayrıca çevresel normlara uyum konusunda sağlık kuruluşunda başka bir departmanda görevli personelin bu alanda uzmanlaşmadığı açıktır ve bu konuda eksik kalması olasıdır. Diğer taraftan merkezi tesisin kuruluş amacı en başından atık bertarafı olduğundan, görevli personel konusunda hem teknik, hem regülasyon ve hem de çevresel normlar açısından bilgili ve uzman kadrodan oluşmaktadır. Böylece makinenin verimli ve etkin kullanımı ile basit önleyici bakım aksiyonlarının alınması ve çevresel normlara riayet konularında süreç olması gereken şekilde işlemektedir.
Son olarak, atık düzenli olarak artma eğilimi gösterdiğinden, orta vadede muhtemel kapasite artışı söz konusu olduğunda sağlık tesisi içinde herhangi makinenin kapasite arttırımı için çoğu zaman yeterli alan olmayacaktır. Fakat merkezi tesisin ilk fizibilitesi yapılırken tesis boyutu herhangi kapasite artışına uygun olacak şekilde belirlenmektedir. Böylece merkezi bir tesiste atık bertaraf kapasitesi ilk işletme yatırımından sonra artan kapasitelerde devam ettiği için ölçek ekonomisine uygun olarak tesisin sabit maliyetleri düzenli olarak azalma eğilimindedir.